Yakın Öyküler Metin: Bâlâ Atalay 24 Sayfa 21.5 cm x 21.5 cm
"Akyüz, şimdiye kadar ki sanat alanında gördüğü eğitim ve eğitimci olarak yaşadığı deneyimlere koşut olarak dijital devrimin uygulayıcıları arasında Türkiye’de tavizsiz bir seçimle yoluna devam etmektedir. O, bize öyküsünü anlatma yerine göstermeyi tercih ediyor. Unutmayalım ki dijital teknolojide her şey gibi ifadeler de denetime tabidir. Hız ve çoğulcu paylaşım insan zihnini karıştırır. Sanat beynimizde anlamını bulmak için zaman zaman dinlenmeye çekilir. Akyüz’ün çalışmaları bunu amaçlar. İzleyici üzerinde derin bir duygusallığı harekete geçirerek yaşamın saklandığı imgeleri daha doğrusu anlamını arar.”
(Bâlâ Atalay, "Uğurcan Akyüz ve Dijital Resim Çalışmaları")
Doğal Açılımlar Metin: Dilek Şener 32 Sayfa 30 cm x 24 cm
Uğurcan Akyüz’ün çalışmaları gerçek ve sanal dünyanın arasında bıçak sırtı denilen ince çizgide ne birisine ne de diğerine tamamıyla ait olmadan kendi kurallarıyla ayakta duran bir imgeler diyarıdır. Düşler ve öyküler gerçek kılınmaya çalışılır. Bir "ara dünya/ara zaman” diyebilir miyiz? Soruyla birlikte hareket edersek, insan bedeninin "tinselliğiyle-fiziksel gücünü” yapı taşlarına kadar indirgeyerek, özellikle de "duygusal evrenin” somutlaştırıldığını söyleyebiliriz. Bedenin kendi kurallarıyla merkezi beyin gücünü kontrolü altında tutan soyut kıvılcımlar, bilgisayar ekranının ardına gizlenen ve yine insan beyninin hükmettiği program olanaklarının hizmetine girer. Akyüz’ün, daha önceki sergilerinde biçimlendirdiği "düşleri ve öyküleri” adeta bir kapalı kutu misali ser verip sır vermeyen us âleminden çıkıp kendilerine farklı bir yaşam alanı oluşturan teknolojinin dünyasında yeniden biçimlenmişti. Bunu çalışmalarının, anlatım dilinin yıllarla gelen sürekliliği açısından şöyle yorumluyor Akyüz: "sergilenen bu çalışmalar geleneksel biçimlendirme yaklaşımları ile bu yaklaşımı teknoloji aracılığıyla sorgulayan bir zihniyet arasındaki yolculuğun izlerini ve tahribata uğramamış gelecek düşüncesini taşırlar”. Uğurcan Akyüz "doğal açılımlar” adlı bu son sergisinde bir bakıma "geçmiş- an-gelecek” üçlüsünü yaşamın ve göndermelerinin vazgeçilmezi olarak hem tinsel hem de görsel biçimlerle başarıyla somutlaştırarak bizlere sunuyor.