"Gülay Yaşayanlar; son dönem çalışmalarında, soyut anlatımın elemanlarıyla geliştirdiği, metaforlara dönüşen imgesel varlıklar üzerinden duygu ve düşüncelerini aktarır. Yüzeye yayılan soyut örüntüler, biri diğerini tayin eden bir ilişkiler sistemine göre belirlenmiş gibidir. Bir müddet sonra her resim için geçerli olan akışım ve düzen mantığı, bu belirleme iradesini ortaya çıkarır. Kompozisyon belli nedensellik tartışmalarına yanıt veren biçimsel sorgulamalara uygun, uyumlu bir hal alır. Hatta retorik düzeyinde estetiği, biçim dilindeki uyumu önemseyen bir görüntü önümüzde netleşir. İnformel bir dile bağlı bu üslûp, bağlantısız bir görsel etki yaratmadan adeta bir söz dizimi mantığı ile sanatçı iradesinin denetimi altında biçimlenir. Üslûba kimliğini veren her müdahale, resim üretme sürecinde belirli risk faktörleri altında coşkulu ve gerilimli yaratma eyleminin doğal bir sonucudur. Müdahalenin etkisi, kuvvetli vurgusu, üslûbun sürekliliği içinde zenginleştirici, yeni açılımlar sunan (zihnin kendini sunma olasılıklarına bir kanal daha ekleyen) bir aşamaya neden olabilir. Bu bakımdan (pek çok sanatçıda olduğu gibi), Yaşayanlar’ın resimleri, biçimsel dili daha olanaklı kılan keşifler üzerinde yapılanmaktadır. Malzeme deneyleri, renk tercihlerindeki kararlı evreler, imge tekrarlarında görülen ısrar, hep bu keşif gerçekliğinin peşindeki süreçlere denk gelir. Tematik ayrımlar ya da kısmi içerik yoğunlaşmaların bir nedeni de aslında budur.
Gülay Yaşayanlar; zamansız ve mekânsız gibi görünen bir örüntüsel yapıyla bizi yüzleştirirken, güven telkin eden biçimsel bir yaklaşımla elde ettiği karışık tuhaf ve/fakat keşfe değer bir alana davet etmektedir. Çünkü bu resme giriş için araladığı kapı (içerisi karanlık görünse de) yeterince açıktır. ”
(Mümtaz Sağlam "Gülay Yaşayanlar’ın resimleri ya da İtiraf Ötesi Bir Bağlam Üzerine”)