Hayat içinde birçok sürprizi barındırır, süreç içinde adım adım bu değişimi yaşayıp belleğimize bu anları kaydetme gereksinimi duyarız. Ankara'da en verimli günlerini yaşayan Hasan Hüseyin Korkmazgil'in muhteşem şiirinden "Bu ne çıldırtan denge/Yaprak döker bir yanımız/Bir yanımız bahar bahçe" dizelerinin esiniyle galeri koleksiyonundan yeni bir seçki oluşturuldu. Ölümlü dünyadaki yaşam mücadelemiz, sosyal direnişler, toplum birey ilişkileri, yaşadığımız çevre, mutluluklarımız, üzüntülerimiz yaşamımız boyunca karşı karşıya kaldığımız olaylardır. Çoğunlukla resim, baskı ve dijital eserlerden oluşturulan bu sergide sanatçılar insan ve doğa ikilemi arasında durum tespitlerinde bulunmaktadırlar. Etrafımızdaki şiddet sarmalı, deprem ve diğer yıkımlar üzerine biçimlendirmeye dayalı sanat eserleriyle yüz yüzeyiz bu sergide. Yapıtlar öz ve biçim açısından hayatın bizlere sunduğu sürprizlere eşlik eder, nitelikleriyle anlam kazanırlar ve dünyamıza yeni değerler eklemlerler. Nil Köken'in "Sessizlik Bahçeleri" konulu resimlerinden oluşturulan seride bir çiçek kokusuyla pek çok şey anlatabileceği gibi renkleriyle de konuşabilir, doğanın biçimlerini renklerin anlatım gücüyle birleştirebiliriz. Sanatçının içsel bir sessizlik arayışı kendi hayali bahçelerinde doğa, savaşılan ve üstün gelinen bir hasım değil, bilinmezden haber veren bir dost, bazen kucaklayıcı bir anne ve kimi zaman ise adeta bir semboller âlemidir. Bahçelerin kalbi ise sudur ve su da tıpkı ışık gibi gösteren ve gören bir göz olmuştur. İzleyen de ressamla birlikte çıktığı bu yolculukta kendi sessiz iç bahçelerini keşfedebilir, belki de orada uzun zamandır aradığı bir şarkıya rastlayabilir. Uğurcan Akyüz, doğadaki düzen, uyum, sakinliğe uzanır. Kuzeyden güneye, doğudan batıya seyahat ettiği yerlerin güzelliklerini biraraya getirir. Renkler, biçimler doğanın çekici güzelliğinde yankılaşır, çoğalarak varoluşun doğal özüne yaklaşır. Yaşadığı coğrafyaya ve doğaya karşı duyarlılığının örneklerini taşıyan çalışmalarında teknolojik olanaklar aracılığıyla yapılandırdığı söylemlerinde tutku, zarafet ve içtenlik vardır. Çiçekler ve yapraklar, taşlardan oluşturduğu motiflerde günümüz insanının duyduğu endişe, yerini umut dolu, gerçek bir güzelliğe bırakır. Karadeniz doğasının kır manzarasını görüntüleyen Atila Işık, arka planda sisli, beklenen bir fırtınanın ürkünçlüğüne rağmen yolda sakince yürüyen iki kadının doğallığına vurgu yapmaktadır. Sisli bulutlar, içinde kaybolan ağaçların gizemliğinde kaybolmamış gerçek bir güzellik ve sükun sarar bizleri. İnsanın kaçıp sığınmak istediği yemyeşil bir atmosferde bakir bir doğa, manevi bir huzura tutunuruz. Zekiye Sarıkartal, kağıt üzerine yaptığı çalışmalarda toplumsal-kültürel yaşamın kendisinde bıraktığı izler ve oluşturduğu imgelerden hareketle izleyiciyi kadınlık ve çocukluğa ilişkin imgeler dünyasına çekmektedir. Renkli kuru boyayla dantel gibi dokunan resim yüzeylerinde figürler ve çiçekler şefkatle, kırılganlık içinde bir masalın örgüleri olarak karşımızda durmaktadır. Sarıkartal, düşsel bir mekan kurgusu içinde varoluşun sonsuzluğunu ütopik bir mekandan ironik, olanaksız bir mekan kurgusuna dönüştürürken kaybolan ile hatırlanan arasında, boşlukta asılı kalan çiçeklerin narin dünyasında ürkütücü bir sessizliği hakim kılıyor. 'Ölmekte olanların', ölmüş olanlarla süregelen ilişkisini ve sonsuzluk fikrini görselleştiriyor. Mustafa Salim Aktuğ, geldiği yörenin, gezdiği ülkelerin sesiyle, rengiyle birleşim kurarak, gizemli bir doğa atmosferi yakaladığı seride, biçimlerin, renklerin, çizgilerin düz bir yüzey üzerinde bütün oluştururken mekana ritmik ve devingen bir özellik kazandırır. Birbirlerini izleyen renk tuşlarının sürülmesiyle, sonsuz hareketlilik etkisi duyumsatan sanatçı, renklerin kaynağını belleğinde yaşattığı doğa izlenimlerinde yansıtmaktadır. Yaşam enerjisi, özlemler, göçler, yerçekimi doğal olaylar referansında bütün insanlığı bir gün kuşatacak olan sevgi dolu bir yaşamı muştulayan renklerin çekimine kapılırız. Serdar Pehlivan'ın "Bozkırın Ritmi" adlı serisinden, galeri koleksiyonunda yer alan fotoğraf çalışmasında, geleceğimiz olan gençlerin müzikle olan bağları, geniş ufuklu arazilerde akşamın alaca karanlığının verdiği ışık hazzı ve dinginliği içinde görselleştirilir. Sinematik çağrışımlar içinde genç yetenekler bizi bir duygu ve mecaz dünyasına çeker. Doğanın duygu yüklü atmosferinde ışık-gölge oyunları içinde varlıklarının önemi belirginleşir. Farklı bir coğrafya sahnesinde yeni bir yaşam biçimi ve devinimiyle karşılaşırız, gençliğin dinamizmi gölgenin titreşimleriyle birleşerek hem kaosa hem de aydınlığa doğru bizi yönlendirir Aida Arghavani, yeryüzünde umarsızlığın, korkusuzluğun, beklentisizliğin 'varoluş' simgesi olan 'ağaç' çalışmasıyla sergide yer alıyor. Çünkü ağaç, doğada uygun ortamlarda kendi dışında bir şeyler ona zorla engel olmadıkça, çiçeğini-yaprağını açar, meyvesini verir. O, koklayamadığı çiçekleri açar, yiyemeyeceği meyveleri bize bahşeder. Soru sormaz. Sabırlıdır, bekler ve izler. Sanatçı yaşamın izlerini, ağacın dokularında arar. Ağacın derin köklerinden yayılan anıtsallıkta, üretkenlikte şiirsel duyguları açığa çıkarır. "Bir Yanımız Bahar Bahçe" adlı sergi 15 Nisan-19 Haziran 2020 tarihleri arasında Ankara'da Atlas Sanat Galerisi'nde izlenime açık olacaktır. Görsel: Atila Işık